Free mp3 download

24 Nisan 2014 Perşembe

Sanki, bazı insanlar gitmek için gider, kalmak için sebepleri yoktur bazılarının. Niye bi sebep arasınlar ki kendilerine, gitmek için gitmeye istemek yeterlidir çünkü. Gitmek yeni bir başlangıcın heyecanıdır, ilk defa okuduğun bir masalda ilk defa tanıştığın yaratıklardır. Bazıları için gitmek, üzerindeki ölü toprağı atmaktır.
İnsanız nihayetinde, yeni yeni tatlar arayacağız kendimize bitmek tükenmek bilmeyen iştahımızda.

Sonra?
"Sonrası iyilik güzellik"

Büyük düşler öldürüldüğünde, çok kan akar...

1 Haziran 2012 Cuma

Aslında sıkıntıdır tüm kötülüklerin anası. Ne yapacağını bilmez halde dönüp dolaşırsın. Yalnızsındır ve kaçmak istersin yalnızlığından. Hiç suçu olmayan bir sen varsındır zaten, çelişkilerin arasında gider gelirsin ama sen bile farkedemezsin bunu. En kolay şeydir anlamamak, anlamaya çalışmazsın bile bir süre sonra. Hala kaçmak derdindesindir sen. Yalnızlık Allah`a mahsus falan değildir, bariz yalnızsındır işte. Uğruna bir destan yazılabilecek kadar yalnız. Canını sıkmaya başlar insanlar, yanında olanlar, belki de olmak isteyenler vardır onlar da kaçar yavaş yavaş senden ama bunu da sen istemişsindir elbet. Sıkıntıya gerek yok aslında, sonunda sen seni bulacaksın.

11 Mart 2012 Pazar

Başım dönüyör biraz, kocaman bir boşluğun içinde, gidecek yeri bilmeden, sadece dönüp duruyor işte. Boşluklar kendiliğinden oluşmaz, elbet vardır bir suçum bunda da.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Bilinçli Kayboluş Destanı 4

...
Güneşin olmadığı anlarda güneşin aslında bir manası yoktur. Bizde oluşmayan algıları aramak insan yaratılışına pek uymaz. Güneşin varlığı bilinçli bir kayboluş için gerekli miydi, yoksa O`nun yaratacağı şeyde O`na engel olabilir miydi?
Bu soruyla devam etti bir süre yoluna. Vereceği cevabın daha uzakta olduğunu bildiği halde düşünmeye devam etti. Nasıl olsa zaman asla kimsenin hayatını etkileyemeyecek kadar durağandı. Bir süre bunu insanlara anlatmaya çalışmıştı. Nefret ettiği bir kadından duymuştu bunu. Kendilerine zaman vermeleri gerektiğini. İnsanlar değişmedikçe zaman olduğu gibi devam edecekti ama insanlar hep zaman isterdi.
Kumlardan çıkışı ummadığı kadar olmuştu. Korkmuştu aslında ilk baştan, yumuşak toprağın altında sert bir zemin hissedince. Şaşkınlığı fazla uzun sürmeden taşla beraber yükseldi göğe. Peygamberin hissettiğini hissetmiş midir acaba biraz?

Oda 4

Bastığı zemin herhangi bir hisle anlatamayacağı kadar karmaşık ve yabancıydı. Maviyi görmesede hissediyordu. Hafifliğin üstüne şefkat veren bir anne gibi değil şefkat isteyen annenin duyduğu hisle bıraktı kendini.
....

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Bilinçli Kayboluş Destanı 3

...
Bir çok kadın O`nun elini tutmaya çalışıyordu. Dokunduğu her el, aynı yönde farklı adımlar attırıyordu. Eski sevgililerinin isimlerini söylüyorlardı kulağına usulca. Aklında paranoyanın tohumları kök salmaya başlamıştı bile.
- Ya onlar eski sevgilileriyse.
Ayağını hissetmiyordu artık. Bir boşluktaydı. Kadınların çıplak vücutlarını hissediyordu. Her biri sıraya girmiş teker teker üstünden kayıp geçiyordu. Uyumadan önce koyunları saymaya benziyordu sanki. Gitmek istiyordu. Bunu söyledi ve kadınları ona bir bardak şarap ikram etti. Her kadının kendi seçiminden birer damla alınarak yapılmış bir şarap kokteyli demek daha doğru olur sanki.

Oda 2

Koridor farklılaşmıştı bu sefer. Eski soğuk kasvetli havasını bırakmıştı, ayaklarını kaplayan soğuk hava kaybolmuştu. Yeni bir çıkıntı bulmaya çalışıyordu ama yerden yükselen sık yapraklar ona biraz zorluk çıkarıyordu. Bu sefer bulduğu ilginç bir çıkıntı değil, sıradan her evde olan bir kapı kulpuydu.
İçeri girdiğinde, çıplak ayaklarında kumların dolaştığını farketti. Haraket eden kumlardı bunlar, O`na gideceği yönü gösteren kumlar. Kafasını kaldırdı. Karanlığında güneşi bulmaya çalışıyordu.
...

16 Ağustos 2011 Salı

Bilinçli Kayboluş Destanı 2

Kaybolmak belirli bir süreden sonra insanda farklı bir algının açılmasına sebep olabilir. Bu süreç karmaşık bir işleyişe sahip çoğu zaman, kişiye, mekana ve zamana göre farklılık gösteren dinamikler. Bizim kahramanımızın kolay kolay hiç bir insanda oluşamayacak bir kaybolma algısı vardı. Bilinçli olarak oluşturduğu bu algı O`nun dünyayla oynadığı bir kağıt oyununda, kötü bir eli çıkarma çabasıydı. İyi bir hamle, riskli olan hamleydi şu an.
Yürümeye başladı, gözlerini kapadı, zorunluluğun ızdırabıyla bağlandığı insanlarının yerine koca bir karanlığın yalnız süvarisi olup, bilinmeyen odaların zevkini çıkardı bildiği yerlerden ayrılana kadar.

1. Oda
Koridora ilk girdiğinde bir belirsizlik olmuştu. Anlamadığı şeyler hep ilgisini çekmişti. Ağır, soğuk bir zemin hemen üstünde birikmiş onun yürümemesini isteyen halde pusuya yatmıştı. Ellerini açabildiği kadar açıp dokunduğu ilk çıkıntıyı kurcalamaya başladı. Bir şeylerin açıldığını farketti bilinmezliğe ilk adımını atmıştı.
İçerinden kadınları duydu. O`na sese doğru gelmesini söylüyorlardı. Kendini zapteden şehvete karşı koyamıyordu.
...

14 Ağustos 2011 Pazar

Bilinçli Kayboluş Destanı 1



Sıkılan adam var bir yerlerde. Tek arzuladığı şey bir farklılık. Kendine has zavallılığıyla tanrıya baş kaldırmaya karar veriyor. O`nun yarattığından daha farklı bir kişiliği yaratacak. Tanrıya başkaldırmak genelde iyi sonuçlanmayan bir şey olarak bilinir. Adam öyle düşünmüyordu ama O`na göre din tamamen çelişkilerle dolu bir safsata bütünüydü, O tanrının bile hayal gücünü yenebilirdi. Hayalci olmak başlı başına bir meslekti bizim nadide kahramanımız için. Kim sorarsa sorsun - ebeveynleri dahil - o kendini hep profesyonel hayalci ve yarım zamanlı anarşist olarak tanıtırdı kendini. Bilinçli bir kayboluşun gerektirdiği önemli şeyler var. Başlangıç olarak hafızamızı yenmemiz lazım. İnsanlar garip varlıklar, ufak kırıntılardan geçmişteki acılarını hatırlamayı iyi biliyorlar. Bizim kahramanımız böyle bir özelliğin kendisinde bulunduğuna inanıyordu. Uzun zamandır tanıdığıma inanıyorum onu, dışa vurduğu bi acısını görmedim daha ya cidden içinde tutmayı iyi başarıyordu ya da cidden kendi belleğinin onu zaptetmesine izin vermiyordu.
Kendi belleğine sahip olmak, ruhunu ve kişiliğini insanın kendisi yönetmesi büyük bir olay. İnsanlar özgür iradeye inanır ama çoğu kendi davranışlarını dahi anlatamaz kendisine. Bence özgür iradeye sahip olmak kendinden daha üstün bir varlık yaratıp, kendi kendine, onunla kendini yönetmelisin. Üstün insan olma becerisi diyorum ben buna.
Hikayemize dönersek... Bizim güzel kahramanımız, kendinden emin bir şekilde Cantona`nın futbolu bıraktığı gibi bıraktı insanlarını. Tanrıya başkaldırışının destanı başlamıştı artık. Bir sırt çantası hatta kimliği olmadan bir insan neler yapabilirdi acaba. Fazla parası yok gibiydi, belki hiç parası olmamıştı ya da zengindi. Standart bir insan olarak tanıyordum onu, bizi iç yaşamına hiç sokmamıştı.