Free mp3 download

14 Ağustos 2011 Pazar

Bilinçli Kayboluş Destanı 1



Sıkılan adam var bir yerlerde. Tek arzuladığı şey bir farklılık. Kendine has zavallılığıyla tanrıya baş kaldırmaya karar veriyor. O`nun yarattığından daha farklı bir kişiliği yaratacak. Tanrıya başkaldırmak genelde iyi sonuçlanmayan bir şey olarak bilinir. Adam öyle düşünmüyordu ama O`na göre din tamamen çelişkilerle dolu bir safsata bütünüydü, O tanrının bile hayal gücünü yenebilirdi. Hayalci olmak başlı başına bir meslekti bizim nadide kahramanımız için. Kim sorarsa sorsun - ebeveynleri dahil - o kendini hep profesyonel hayalci ve yarım zamanlı anarşist olarak tanıtırdı kendini. Bilinçli bir kayboluşun gerektirdiği önemli şeyler var. Başlangıç olarak hafızamızı yenmemiz lazım. İnsanlar garip varlıklar, ufak kırıntılardan geçmişteki acılarını hatırlamayı iyi biliyorlar. Bizim kahramanımız böyle bir özelliğin kendisinde bulunduğuna inanıyordu. Uzun zamandır tanıdığıma inanıyorum onu, dışa vurduğu bi acısını görmedim daha ya cidden içinde tutmayı iyi başarıyordu ya da cidden kendi belleğinin onu zaptetmesine izin vermiyordu.
Kendi belleğine sahip olmak, ruhunu ve kişiliğini insanın kendisi yönetmesi büyük bir olay. İnsanlar özgür iradeye inanır ama çoğu kendi davranışlarını dahi anlatamaz kendisine. Bence özgür iradeye sahip olmak kendinden daha üstün bir varlık yaratıp, kendi kendine, onunla kendini yönetmelisin. Üstün insan olma becerisi diyorum ben buna.
Hikayemize dönersek... Bizim güzel kahramanımız, kendinden emin bir şekilde Cantona`nın futbolu bıraktığı gibi bıraktı insanlarını. Tanrıya başkaldırışının destanı başlamıştı artık. Bir sırt çantası hatta kimliği olmadan bir insan neler yapabilirdi acaba. Fazla parası yok gibiydi, belki hiç parası olmamıştı ya da zengindi. Standart bir insan olarak tanıyordum onu, bizi iç yaşamına hiç sokmamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder